Mart, 2014 için Arşiv
Mar 28, 2014 - gündem, yorum    Yorum Yok

Ben kimim?

GobbelKardeşlerim;

“- Gerektiğinde yalan söylemekten kaçınmayın ve utanmayın. yandaşlarımız bu sayede bilinçlenecek, muhaliflerini ve ihanet şebekelerini bu yolla tasfiye edecektir.

– İnsanların beyni tembeldir. Bu tembelliği iyi bilin ve yalanlarınızı ona göre söyleyin. Tembel beyin yalanı çok daha iyi hazmeder.

– Halka anlattıklarınızın gerçek olması şart değildir.

– Ancak elinizde olumlu gerçekler varsa onları anlatabilirsiniz.

– Söylediğiniz yalanlara inananlar mutlaka çok olacaktır. Önemli olan kitleleri inandıracak ve uykuya geçirecek yalanlar söyleyebilmektir.

– Bir yalanı sürekli tekrar edeceksiniz. Bunu yapınca halk o söylemin size ait olduğunu unutur ve kendi fikriymiş gibi inanmaya başlar.

– Küçük yalanlar inandırıcı olmayabilir. Bu konuya dikkat edilmesi gerekir.

– Söylediğiniz yalan ne kadar büyükse o kadar etkili olur.

– Halk büyük yalanlara, küçük yalanlardan daha çok inanır.

– Karşı taraf haklı bile olsa herhangi bir konuda hatalı olduğunuzu, yanlış yaptığınızı asla kabul etmeyeceksiniz.

– Suçu da asla kabul etmeyecek ve üstlenmeyeceksiniz. Geri adım atmak olmayacak.

– Yalanlarınızdan da asla geri adım atmayacak, onları sürekli tekrar edeceksiniz. Toplumun beyni ancak bu yolla yıkanır.

– Kendinizi hiçbir zaman savunma durumuna düşürmeyeceksiniz.

– Hep saldıracak, karşı tarafı savunmada bırakacaksınız. Siz değil onlar savunmada kalacak.

– Size karşı yapılan suçlamaları görmeyecek ve duymayacaksınız. O yalancılar için gerekenler bağımsız  yargı tarafından yapılacak ve cezalarını bulacaklardır.

– Gerektiğinde sadece bir tek rakibinize odaklanın ve kötü giden her şeyi onun veya onların üzerine yıkmaya çalışın.

– Önemli olan halkın aydın kesimini kandırmak değildir. Onları fazla önemsemeyin. Onları kandırmak zordur ve zamanı boşa harcamış olursunuz.

– Sizin asıl hedefiniz cahil ve okumamış kitlelerdir. Onları kandırmak çok daha kolaydır.

– Eğer belli bir konuda hedefinizde dindar kesimler varsa, onlara Tanrı’dan ve peygamberden söz edip inançları

doğrultusunda kandırabilirsiniz. Bu amaçla, gerektiğinde cemaatleri kullanmakta yarar vardır.

– Hakimlere ve savcılara dikkat edilecektir. Belli konularda olumsuz karar verenler bildirilecek, haklarında derhal işlem yapılması sağlanacaktır.

– Ancak hakim ve savcılarla doğrudan tartışmaya girilmeyecektir.

– Onların yargı bağımsızlığı gibi kavramların ardına sığınmasına göz yumulmayacak, böyleleri partimize bildirilecektir.

– Gazeteciler önemlidir. Onları ve patronlarını satın almak, devşirmek ve kullanmak için her şey yapılmalıdır.

– Bunlar ülke içi hedeflerdir. Dış politika konusunda aynı ilkeler geçerli olup, onlar Dışişleri Bakanlığı tarafından belirlenmiş durumdadır.

– İktidarımızla ilgili olarak olumsuz söz söyleyenleri partimize ve örgütlerimize isim vererek bildirmek zorunda olduğunuzu unutmayacaksınız.”

 

…tanıyabildiniz mi ben kimim?

bilemediniz, cevap: Dr. Joseph Goebbels – Hitler’in propaganda bakanı!

Mar 23, 2014 - eglence, gündem, yorum    Yorum Yok

Sosyal Medyayı nasıl sustururdum?

korolasiBiraz önce öylesine aklıma geliverdi, eğer etkim ve mutlak yetkim olsa ve insanlardan saklamam gereken kötü şeyler yapmış olsam acaba sosyal medyayı nasıl sustururdum?

Hadi bu konuda biraz zihin egzersizi yapalım;

Mesela susturmak istediğim site çok fazla takipçisi olan mikro-blog sitesi olsaydı,

Önce sahte bir hesap açtırırdım, sonra müstehcen resimler veya kanunlarıma göre sakıncalı içerikler yüklettirirdim…sonra bu hesap hakkında mahkeme kararı çıkarttırırdım. Kararı mütakiben, sosyal medya servis sağlayıcıya “yerel mahkeme kararlarını tanıması konusunda baskı yapardım”, Olur da kurum ayak diretirse, onu tamamen yasaklama ile tehdit eder hatta bir süre yasaklardım ki reklam geliri kaybından biraz burnu sürtülsün…olur da kurum bu kararı bir şekilde tanırsa “bundan sonraki mahkeme kararlarına emsal teşkil edecek bir durum oluşturmuş olurdum” …ve bu durumu suistimal edebildiğim kadar çok suistimal ederdim.

Basit ama etkili bir yöntem değil mi?

Mesela susturmak istediğim ortam bir video paylaşım sitesi olsaydı ne yapardım,

Toplumun kırmızı çizgilerinden biri hakkında, “yerel kanunlarıma göre” – “biraz zorlama dahi olsa” – suç teşkil edecek bir içerik yayınlatırdım. İçerik konusunu seçerken özellikle beni desteklemeyen kesimin hassasiyetlerinden bir şey seçerdim ki hem inandırıcı olabileyim ve hem de toplumun mahalif kısmının “kısmi de olsa” desteğini alabileyim..Bu içerik hakkında “en kısa sürede” mahkeme kararı çıkarttırır ve siteye erişimi yasaklatırdım. Uzun süre ilgili site ile anlaşmamak için ayak diretirdim (yayınladığı içeriklerden kazandığı reklam gelirlerinden vergi istemek…vb taktiklerle). Bu siteye uyguladığım kısıtlamanın teknik olarak aşılabilecek şekilde olmasına “özellikle” dikkat ederdim (mesela IP bazlı bir kısıtlama yapmam ki sisteye DNS değiştirmekte falan girilebilsin ). Bu sürecin sürebildiği kadar uzun sürmesine özen gösteririm (2 yıl falan mesela). Bu süre sonunda halkta oluşmasını istediğim algı değişikliği büyük oranda gerçekleşmiş olacaktır. Öyle ki vatandaşım için o siteye erişememek artık normal bir durum, erişebiliyor olmak ise bir ayrıcalık ya da normal dışı bir durum gibi haline dönüşecektir. Bu mental dönüşüm tamamlandıktan sonra öldürücü darbeyi vururdum ve paylaşım sitesini “çoğu insanın hiç bir şekilde erişemeyeceği şekilde” ya da “çok kısıtlı bir kesimin, büyük uğraşlar veya zorlu teknik prosedürler sonucu erişebileceği şekilde kısıtlardım”

…nasıl, ülke yönetme konusunda amatör biri için hiç de fena değil di mi?

Ben var ya ben, yetki ve etki sahibi olan biri olsam…kesinlikle vicdansız, despot, kumpasçı, iğrenç ve acımasız biri olurdum! 

Çok şanslısınız valla! Allah kime yetki ve mevki vermeyeceğini iyi biliyor!
 

Yani sanırım…!?
Sayfalar:1234»